"Bunu ben de
merak ediyorum. Örneğin Fransa'daki başarıyı anlıyorum da İskandinavya'dakini
anlayamıyorum. İskandinavya, kitaplarımın en çok satıldığı, en çok sevildiğim yer. Bizde 40 derece sıcak,
onlarda 40 derece soğuk. Ayrı bir insan kültürü, ayrı bir insan tipi olması
lazım…Nasıl oluyor? İnsanoğlunun bütün insanlarda ortak olan bir yanı var. Onu
bulduğun zaman herkese hitap edebiliyorsun…" diyor Yaşar KEMAL bir
söyleşisinde. Edebiyatın ortak dil olduğunu savunuyor. Ben biraz daha
perspektif bir açıdan bakmak istiyorum.
Günümüz dünyasında
iletişimin ekseni sanata kaymış durumdadır. Güzellik ve
inceliği, algılamak, duyumsamak, hoşlanmak, sevmek gibi kavramlar genel olarak
estetik ve sanatın içeriğini oluştururlar. Bu kavram ve hislerin hepsi dünyada
bulunan en taş kalpli insanda bile mevcuttur. Sanat deyince aklımıza sadece resim,
heykel ve müzik gelmemelidir. Seramik, fotoğrafçılık, çizim, film, şiir, opera,
bale, dans, tiyatro gibi birçok sanat dalı vardır ve teknoloji geliştikçe sanat
dallarımızda gelişip çeşitlenmektedir.
Bizler insan olarak evrensel bir dil olan sanata korkularımızı,
sevinçlerimizi, çaresizliğimizi, mutsuzluklarımızı, özlemlerimizi, insani bütün
duygularımızı anlatmak ve yaşamımızı anlamlandırmak için ihtiyaç duyarız. Bazen
dinlediğimiz bir müzikteki sözlerin bizi ne kadar çok anlattığını düşünürüz
veya izlediğimiz bir filmdeki sahnenin hayatımızdaki bir anımıza ne kadar çok
dokunduğunu fark edip duygu yoğunluğu yaşarız. İşte bu noktada sanatın evrensel
bir dil olduğunu ülkesi, ırkı ve kişisi olmadığını ve değişmediğini
söyleyebiliriz. Değişen tek şey sanat anlayışı olabilir. Sanat anlayışı kişiden
kişiye, ülkeden ülkeye, ırktan ırka göre insanların içinde bulundukları
toplumda gelenek göreneklerine bağlı olarak değişebilir.
Dünyadaki bütün insanları birbirine bağlayan sanat; sevgi, dostluk,
birlik beraberlik ve barış gibi bağlarımızı güçlendirerek kalıcı bir köprü
vazifesi görmektedir. Örneğin; Paplo Picasso'nun İspanya'nın Guernica Kasabası'ndaki katliamı
lanetlemek için yaptığı Guernica adlı tabloya bakacak olursak ilk bakışta
karmaşık ve anlamsız gibi gelmektedir. Alman uçaklarının İspaya'nın Guernica
Kasabası'ndaki sivil halkı bombaladığı sırada Paris'te bulunan Paplo
Picasso'dan İspanya Hükümeti Paris'te gerçekleşecek olan Dünya Fuarı'nda
sergilenmek üzere bir tablo istemiştir. Bu tablo için günlerce konu düşünen
Picasso bu iç savaşı kendine konu edinerek 2 ay gibi kısa bir sürede savaşın
izleri geçmeden 7.80x3.50 boyutunda dev bir tablo yaparak bu olayı kınamıştır.
Yağlı boya olan bu resmin siyah beyaz renkte yapılmasının en büyük
nedeni Guernica Kasabası'nın gece bombalanmasıdır. Resimdeki insan figürünü
andıran ışık saçan lamba ise aslında bu olayın karanlıkta kalmadığını ve tüm
insanlığın gözleri önünde yapıldığını, bu katliamın bütün insanlık tarafından
görüldüğünü hiçbir şekilde saklanamayacağını anlatıyor. Resmin alt tarafında
elinde üzerinde çiçeklerin çıktığı kırık kılıç ile görünen insan eli ise
savaşan ve bu katliama karşı çıkan kahramanları simgeleyen bir figürdür. Ortada
ışığın hemen altında sırtına mızrak saplanmış bir halde can çekişen at figürü
ise aslında can çekişen insanlık ve barışı simgelemektedir. Yangın içerisinde
ellerini açmış bir şekilde haykırarak can çekişen insanlar aslında katliamda
acı çeken insanları simgelemektedir. Ortada ışığın hemen altında elinde
özgürlük anıtını çağrıştıran gaz lambası taşıyan pencereden başını sokarak
hayretler içinde kalmış bir kadın gelecek için umut vaad etmektedir. Onun hemen
altındaki kadın ise parlayan bu ışığa boş gözlerle korku içerisinde
bakmaktadır. Kucağında bebeğiyle ağlayan anne yine başka bir acıyı
imgelemektedir. Resimde bulunan gazete
parçaları aslında bu olaya medyanın sessiz kalmayacağını ve bu acıyı bütün
insanlığa duyuracağını imgelemektedir. Resmin sağ ucundaki açık kapı sayesinde
siyah sonlanmıştır. Boğanın yanında belli
belirsiz gözüken güvercin ise barışa ne kadar uzak olduğumuzu simgelemiş.
Gördüğünüz gibi her bir karede farklı olaylar anlatılarak bu tablo dünyadaki en
politik resim olarak tarihe geçmiştir. Picasso'nun bu tablosu günümüzde savaş
karşıtı en büyük eser olarak kabul edilmiştir. İçerisinde korkudan umuda birçok
duyguya yer verilen evrensel bu tablo ile Picasso içinde bulunduğu ruh halini
topluma yansıtmıştır. Tüm toplumdan sanat yapması beklenemez. Fakat iyi bir
sanat tüketicisi olmak kültürel anlamada yaşama ayak uydurup herhangi bir sanat
dalına ilgi duymak kesinlikle kaçınılmazdır. Çağdaş bir insan olabilmek adına birey
ve toplum olarak bu kadar yapıcı ve kurtarıcı rol oynayan sanatı azıcık da olsa
anlayabilmek, eleştirebilmek için sanatsal güzelliklerden tat alıp sanatı sanat
için yapmalı. İşte bu nedenle sanat sanat için olmalıdır. Ve hiçbir ideolojiyi
veya siyasi düşünceyi yansıtmamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder